Saç Ekimi Sonrası Süreç

Saç ekimi tedavisi genetik yatkınlık başta olmak üzere çeşitli travmalar nedeniyle saç kaybı yaşayan, saç açıklığı belli seviyeye ulaşmış genel sağlık durumu uygun olan herkese yapılabilen bir işlemdir. Saç ekimi tedavisi birbirinden farklı tekniklerle donör bölgesi diye adlandırılan iki kulak arkası ya da ense bölümünden sağlıklı saç foliküllerinin alınarak dökülme yaşanan bölgeye ekilmesiyle gerçekleşir. Lokal anestezi altında uygulanan risksiz bir işlemdir.

Saç ekimi tedavisinden sonraki ilk 15 gün oldukça kritiktir. Operasyonu gerçekleştiren uzman doktor ve saç ekim ekiplerinin tavsiyelerini göz ardı etmemek olası komplikasyonları engelleyerek tedavi sürecini en az hasarla sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını sağlar. İyileşme sürecinin tamamlanması ve yeni saçların çıkması; kısacası tedaviden alınan tam sonuca ulaşmak kişiden kişiye farklılık gösterse de genel olarak 6 ay 1 yıl arasında tamamlanmış olur. Saç ekimi tedavisinden sonraki süreçteki en önemli detayları başlıklar altında toplamamız gerekirse;

Operasyon Sonrası Yıkama İşlemi

Saç ekimi sonrasında ekilen greftlerin saç derisinde tutunabilmesi belli bir zaman alır. Bu nedenle bu süreçte kafa derisiyle temas etmek, herhangi sert bir müdahale ya da darbe greftlerin sarsılmasına ve saç derisine tutunamamasına neden olarak iyileşme sürecine ket vurur. Daha da kötüsü tedaviden istenilen sonucun alınamamasına neden olur. Saç ekimi sonrası ilk yıkama işlemi hastanın operasyonunu yaptırdığı klinikte uzman kişiler tarafından yapılmalıdır. Bu işlemi ilk etapta hastanın kendisi yapmamalıdır. Sonraki süreçte hasta kendi yıkama işlemini yaparken PH değeri 5.5 olan antibakteriyel ürünler kullanmayı tercih etmeli, saçla temas eden kimyasal ürünler kullanmaktan kaçınmalı ve en önemlisi yıkama işlemini hafif hareketlerle masaj yaparak gerçekleştirmelidir. Enfeksiyon riskinden korunmak için yıkama işlemi steril bir ortamda yapılmalıdır.

Saç Ekimi Sonrası Kabuklanma

Saç ekimi estetik cerrahi bir işlemdir ve her estetik cerrahi işlemde olduğu saç ekiminin de kendine özgü sonuçları vardır. Ekim sonrası kafa derisinde oluşabilecek kabuklanmalar da bunlardan biridir. Operasyon sırasında kafa derisinde açılan ufak çaplı cerrahi kesiler nedeniyle vücudun savunma mekanizması oluşturarak trombosit salgılaması ve operasyon sırasında kafa derisinden akan az miktarda kan ve vücut sıvısı nedeniyle kafa derisinde kabuklanma meydana gelir. Bu durum saç ekim operasyonunun doğal ve geçici bir parçası olmakla beraber aynı zamanda atılan kesilerin iyileştiğinin de göstergesidir. Kabuklanmalara kesinlikle soymak gibi yöntemlerle müdahale edilmemelidir. Bu süreçte uygulanacak en doğru yöntem: doktor onayıyla alınan yumuşatıcı losyonun kafa derisinde 30 dakika bekletildikten sonra kimyasal içermeyen şampuan ile yıkanmasıdır. Yıkama işleminde ılık su tercih edilmeli, kurutma işleminde olabildiğince yumuşak havlu veya sargı bezinden yardım alınmalı ve ozon kremi kullanılmalıdır. Düzenli ve olması gerektiği gibi bakımı yapıldığı takdirde 15 gün içinde kabuklanmalar kendi kendine dökülecektir. Bütün bunlara rağmen kabuklanmaların dökülmediği durumlarda operasyonu gerçekleştiren ekiplerle iletişime geçilmelidir.

Saç Ekimi Sonrası Şok Dökülme

Saç ekimi tedavisi sonrası görülen ve şok dökülme diye adlandırılan olayda, saçsız alana ekilen greftlerin yaklaşık %80 i geçici bir süreliğine dökülmektedir. Şok dökülme olayı kimi hastalarda endişe ve korkuya neden olsa da saç ekimi operasyonu sonrasındaki iyileşme sürecinin doğal bir parçasıdır. İlk 1-3 ay içinde görülen şok dökülme 2 hafta içinde kendi kendine son bulur. Dökülen saçların tekrar çıkması yaklaşık 2 ayı bulur. Şok dökülme yaşanırken hastanın dikkat etmesi gereken bazı konular vardır. Bunlar;

  • Saç ekimi tedavisi sonrasında doktor onayıyla alınan şampuan ve losyonlar kullanılmalıdır. Kimyasal içerikli ürünlerden uzak durulmalıdır.

  • Alkol ve sigara gibi iyileşme sürecini negatif etkileyen maddeler kullanılmamalıdır.

  • Greft ekilen bölgenin aşırı terlemesine neden olabilecek spor ve egzersizlerden uzak durulmalıdır.

  • Bu süreçte vitamin ve mineral oranı yüksek gıdalar tüketilmeli. Bol bol su içilmelidir.

Yatış Pozisyonu

Saç ekimi sonrası oluşan ödem ve şişliği en minimum seviyeye indirmek ve iyileşme sürecini hızlandırmak için yan veya sırt üstü yatış pozisyonunda yatılmalı, yüksek yastık tercih edilmelidir. Operasyondan 10 gün sonra eski yatış pozisyonuna geçilebilir.

Beslenme Düzeni

Saç ekim operasyonu sonrasında kararında vitamin ve mineral ağırlıklı gıda içerikli bir beslenme düzenini benimsemek saç köklerini besleyerek iyileşme sürecini hızlandırarak iyileşme sürecini pozitif yönde etkiler. Bu süreçte ekim öncesinde uygulanan diyetlere ara verilmelidir. Aynı şekilde yeme içme de aşırıya kaçılmamalı, özellikle yoğun baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Doktor onayında ek takviye ve vitamin alınabilir.

Detaylandıracak olursak;
  • Bir müddet hayvansal gıdalar tüketilmemeli

  • 15-20 gün boyunca bazı tahıl grubuna ait ürünler tüketilmemelidir

  • Öğünler tam zamanında ve atlanmadan tamamlanmalıdır

  • Trans yağ ve abur cubur kategorisine giren gıdaların tüketiminden uzak durulmalıdır

  • Saç ekim sonrası saç derisinin iyileşmesini hızlandırması ve çıkan saç köklerinin hızlı ve sağlıklı uzamasına olan katkısından dolayı omega, çinko, demir, selenyum ve biotin açısından zengin gıdalar tüketilmelidir.

  • Yaraların iyileşmesine katkı sağlayan B vitamini içeren gıdalar (yeşil yapraklı bitkiler, balık et çeşitleri) tüketilmelidir.

  • Bunlar dışında saç derisi ve saç tellerine olan faydalarından dolayı E, Biyotin (H ve B7 vitamini) içeren ürünlerin tüketimi ihmal edilmemelidir.

Alkol, Sigara ve Kan Sulandırıcı İlaç Kullanımı

Saç ekimi tedavisinden sonraki süreçte hastaların iyileşme sürecini sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için bağışıklık sistemlerini korumaya yönelik hareket etmesi gerekmektedir. Alkol ve sigara kullanımı bağışıklık sistemini olumsuz etkilemesiyle bilinen iki maddedir. Bu nedenle bu süreçte bu maddelerin kullanımına ara verilmelidir. Bunun yanı sıra kronik rahatsızlıklara bağlı ya da diğer sebeplerle kan sulandırıcı ilaç kullanmak zorunda olan hastalar bu süreçte ilaçlarının kullanımına doktor kontrolünde ara vermelidir.

Saç Ekimi Sonrası Rutin Hayata Dönüş

Saç ekimi tedavisi gerçekleşen hastalar üç gün boyunca operasyonu gerçekleştiren uzman doktor ve saç ekimi ekipleri tarafından gerekli kontrolleri ve bakımı sağlandıktan sonra 1 hafta evde dinlenmelidirler. Doktorun verdiği tavsiyelere uyarak kısa sürede rutin hayata dönüş mümkündür. 1 hafta sonra iş hayatına dönülebilir. Kabuk dökülme yaklaşık 3 haftada tamamlanır. Saç greftlerinin alındığı donör bölgedeki yaraların iyileşmesi kişiden kişiye değişmekle birlikte çoğunlukla 5 günde tamamlanır. 3 gün sonra hafif egzersizler yapılabilir. Ağır spor dallarıyla uğraşan hastalar buna 3 ay ara vermelidir. Vücudun kendini zorlamaması ve terlemesi kıl köklerinde hasar bırakabilir. Bu nedenle ilk 2 hafta cinsel ilişkiden uzak durulmalıdır. Bu süreçte denize veya havuza girmek isteyen hastalar doktor onayı almalıdır.

PRP Tedavisi Nedir?

Prp (Platelet Rich Plasma) tedavisi tıbbın birçok alanında kullanım alanına sahiptir. Saç ekimi tedavisi, implant diş tedavisi, iyileşmesi zor yaralarda, sivilce, kırışıklık, leke, çatlak tedavilerinde uygulanmaktadır. Bunun yanı sıra vasküler problemler ve fizik ve rehabilitasyon alanlarında da sıkça tercih edilen bir yöntemdir. Prp tedavisi saç tedavileri arasında var olan saçları korumaya ve saç köklerini beslemeye yönelik en etkili ve en iyi sonuç veren tedavi yöntemlerinden biridir. Saç ekimi operasyonu ile eş zamanlı uygulanabilen Prp tedavisi saç ekim operasyonu sonrasında da uygulanabilmektedir. Sağlık geçmişinde kanser atlatmış veya hali hazırda kanser tedavisi gören kişiler hariç hafif ve orta derecede saç dökülmesi yaşayan ve var olan saçlarını koruma altına almak isteyen herkese uygulanabilir. Kadın veya erkek cinsiyet fark etmeksizin andro genetik alopesiye bağlı olarak ya da dış faktörlerin etkisiyle saç dökülmesi yaşayan kişiler için oldukça faydalı bir tedavi yöntemidir.

Hastaların kendisinden alınan bir miktar kanın santrifüjden geçirilerek ayrıştırılması ve trombosit açısından zengin plazmanın vücut dokularına enjekte edilmesi yoluyla gerçekleşir. Tedavi için en uygun süre otuzar dakikalık seanslarla iki haftada bir üç defa yapılmasıdır. Prp tedavisi herhangi bir ek madde ya da ilaç kullanılmadan bütünüyle doğal yöntemlerle doku yenilemeyi hedefleyen bir tedavi biçimidir. Prp saç tedavisinde kişilere kendi kanları enjekte edilir. Bu nedenle doğal bir yöntem olup herhangi bir risk barındırmaz. İşlem çok küçük iğne ve anestezik solüsyonlarla yapıldığı için herhangi bir ağrı ya da sızı barındırmaz. Prp nin saç tedavisi özelindeki faydalarına değinecek olursak;

  • Saç foliküllerini tekrar canlandırarak saçların uzamasını sağlar

  • Saç köklerini canlı tutar

  • Keratin ve lif üretimini arttırır, yeni kan damarlarının büyümesine fayda sağlar

  • Saç derisindeki dokuları onarır

  • Saçların daha canlı ve sağlıklı uzamasını sağlar.

Prp tedavisinden yaklaşık 2 ay sonra gözle görülür olumlu sonuçlar alınmaya başlanır.

prp

AGF39 Saç Tedavisi

Saç dökülmesi tıp dilinde andro genetik alopesi diye adlandırılan genetik yatkınlık, çeşitli cilt hastalıkları, dış faktörler (kimyasal ürünlerin saçla teması, yüksek ısı içeren saç şekillendiricileri, travmatik saç şekilleri) gibi nedenlere bağlı olarak meydana gelen dermatolojik bir rahatsızlıktır. Saç dökülmelerini engellemek ve var olan mevcut saçları güçlendirerek koruma altına altına almak için çeşitli tedavi biçimleri vardır. İnsanlar eskiden sık sık alternatif tıp yöntemlerine başvururken günümüzde teknoloji ve tıp alanındaki gelişmelerle birlikte AGF39, PRP ve Saç Mezoterapisi gibi yöntemleri tercih etmektedir. Bu gibi tedaviler saça ihtiyacı olan vitamin ve proteinleri sağlayarak saçların dökülme hızını yavaşlatmaya, var olan saçları koruma altına almaya yönelik tedavilerdir. Bu tedavilerden AGF39 dan bahsetmek gerekirse;

Çeşitli nedenlere bağlı olarak hafif ve orta derecede saç dökülmesi yaşayan herkese uygulanabilen bir tedavi biçimidir. Genel olarak 6-10 seans uygulanan AGF39 tedavisi hem klinik ortamında hem de evde uygulanabilmektedir. Agf39 içinde Koenzim-a ve amino asit içeriği, saçın daha sağlıklı ve canlı büyümesine etki eden vitaminler, saç tellerini stresten korumaya yarayan SOD ve yine saçın sağlıklı büyümesini sağlayan ATP barındırır. Agf39 tedavisi;

  • Kuru, kırılgan ve ince saç tellerini güçlendirir

  • Uyuyan saç foliküllerini uyandırarak yeniden büyümeye teşvik eder

  • Saç derisindeki mikro sirkülasyonu hızlandırır

  • Andro genetik alopesinin hızını yavaşlatarak var olan saç foliküllerini koruma altına alır

  • Saçlardaki yoğunluğu arttırır.

Lygos Clinic saç ekim kliniğimizde uzman dermatolog ve saç uzmanları eşliğinde AGF39 Forte saç tedavisi uygulamaktayız. AGF39 forte klasik AGF39 tedavisinin yenilenmiş ve güçlendirilmiş halidir. Dilerseniz tedavinin ilk seansını kliniğimizde uzman dermatolog ve saç uzmanları ile tamamladıktan sonra kalan seanslara evde kendiniz devam edebilir, dilerseniz de tüm seansları kliniğimizde tamamlayabilirsiniz. AGF39 Forte ve diğer saç güçlendirme tedavileri hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz Lygos Clinic’in uzman kadrosuyla iletişime geçebilirsiniz.

Saç Mezoterapisi

Saç mezoterapisi andro genetik alopesi, mevsimsel ve dış faktörler, çeşitli deri hastalıkları, vitamin ve mineral eksiklikleri, hamilelik ve menopoz dönemi gibi durumlara bağlı olarak gelişen saç kayıplarına ve saç derisi problemlerini çözmeye yönelik uygulanan saç güçlendirme tedavisidir. Cerrahi değil tamamen kozmetik bir işlemdir.

Çeşitli nedenlerle saç kaybı yaşayan, saç derisi rahatsızlığı yaşayan, genel sağlık durumu yerinde kadın erkek cinsiyet fark etmeksizin herkese saç mezoterapisi tedavisi uygulanmaktadır. Özellikle hamilelik sonrası ve menopoz döneminde saç dökülmesi yaşayan kadınları oldukça tercih ettiği bir tedavi biçimidir. Saç mezoterapisi tedavisi saçların büyümesi, saç foliküllerini beslemeye ve saçların eski sağlığına kavuşmasını sağlamaya yönelik vitamin ve mineraller, amino asitler, çinko, hyalüronik asit ve koenzimler barındırır. Tedavi bu maddelerin enjektör veya mezoterapi tabancaları ile saç derisinin çeşitli bölgelerine enjekte edilmesi şekliyle gerçekleşir. Tedavide kullanılan enjektörlerin minimum boyutta olması nedeniyle ağrı veya sızı söz konusu değildir. Hastadan hastaya değişmekle birlikte genellikle 6-8 seans kadar süren bir tedavi biçimidir. Saç mezoterapisi tedavisinde yaklaşık 4-5 seans sonra hedeflenen olumlu sonuçlar gözle görülür bir şekilde alınmaya başlanır.

Saç mezoterapisinin faydalarından bahsetmemiz gerekirse;

  • Çıkacak olan yeni saçların sağlıklı ve canlı büyümesini destekler

  • Saç derisinde yaşanan problemlere iyi gelir ve yaşanma ihtimali olan deri rahatsızlıklarının önüne geçer

  • Saç hücrelerine ihtiyacı olan besinleri vererek dökülmeleri durdurarak sağlıklı uzamasını ve dolgunlaşmasını destekler

  • Sağlıklı, canlı ve parlak saçlara ulaşmak için diğer saç tedavilerine kıyasla daha az maliyetli ve etkisi garantili bir tedavi biçimidir.

  • Kısa sürede olumlu sonuçlar verir

  • Yan etkisi yoktur

  • Diğer saç bakım ürünlerinin aksine saç mezoterapisinin içindeki vitamin mineral ve diğer faydalı maddelerin saç derisine enjeksiyon yoluyla ulaştırılması tedaviden alınacak olumlu sonuçlarla paraleldir

  • Ağrısız ve uygulaması kolay kozmetik bir işlem olması nedeniyle rutin hayata hemen dönülebilir

  • Kesi ve dikiş izi olan cerrahi bir işlem olmaması, bölgesel tıraş gerektirmemesi, 30 dakikalık kısa seanslarla gerçekleşiyor olması diğer avantajları olarak gösterilebilir.